Oynayanlar
Sorunu sor hemen cevaplansın.
oynayanlar teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- cast
- oyna
- {f} play
Do you know how to play mahjong?
-Mahjong oynamayı biliyor musun?
It is dangerous for children to play in the street.
-Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
- oyna
- {f} playing
He is fond of playing tennis.
-O, tenis oynamaya düşkün.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
-Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- oyna
- (Bilgisayar) poke
One thing you should know about me is that I play poker every Friday night.
-Benim hakkımda bilmen gereken bir şey her cuma gecesi poker oynamamdır.
He used to play poker with us.
-O, bizimle poker oynardı.
- oynayan
- wobbly
- oyna
- fiddle with
- oyna
- {f} frisk
I'm feeling a little frisky.
-Kendimi biraz oynak hissediyorum.
- oyna
- {f} frisking
- oyna
- toy with
You think you can toy with me, but I don't play games.
-Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
Don't toy with her affections.
-Onun duyguları ile oyun oynama.
- Oyna
- curveball
- oyna
- toy
Bill often plays with toys by himself.
-Bill genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.
Children play with toys.
-Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.
İlgili Terimler
oynayanlar teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Oynayan
- baz
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.